Doğal ve kültürel olmak üzere iki sınıfa ayrılmaktadır. İnsan görüşüne giren tüm morfolojik, topoğrafik ve kültürel mevcutların görünür tüm hususiyetlerini ihtiva eden ve bulunduğumuz yer neresi olursa olsun bizi kuşatan dış etmenler, çeşitliliği oluşturan yegâne unsurlardır.

Yapıların sık olduğu bir şehrin herhangi bir evinin penceresinden dışarıya baktığımızı düşünelim… Göreceğimiz şey komşu apartmanlar, yollar, ağaçlar, taşıtlar ve insanlar olacaktır. Şehre hâkim bir tepeden baktığımızda ise göreceğimiz yapı grupları, meydanlar, parklar, taşıtlar ve kenti çevreleyen dağlar, tepeler, ormanlar ve bunun gibi doğal unsurlar olacaktır. Bunlardan insana ait olanları, insanlar tarafından değişikliğe uğratılanları kültürel peyzaj olarak adlandırılırken herhangi bir insan etkisine maruz kalmayanları ise doğal peyzaj olarak isimlendirilmektedir.

Arazi şekilleri, doğal bitki örtüsü, topraklar gibi fiziki yapıların tümü doğal peyzajı oluşturmaktadır. İnsan müdahaleleriyle bu doğal çeşitlilik, kaynaklar şekillendirilerek değişikliğe uğratılırsa ortaya yeni bir karakteristik alan çıkar ve bu da kültürel peyzajı meydana getirir.